1. türkçülük hareketini başlattığı söylenen 3 mayıs yürüyüşü için 1944 yılını seçmek elbette pek akıllıca bir tercih değildi. almanya savaşta yenilmiş, yahudi zulümlerinin açığa çıkmasıyla dünya aynada kendi yüzüne bakamıyor, sovyetler'e bile kardeşçe duygular besleniyor, müthiş bir hümanist ruh dünya entelektüel iklimine hakim vaziyette, müttefikler bir daha böyle savaşların olmaması için önlemler üzerinde düşünüyor, pek tabi çevre ülkeleri onlara yaranma gayretinde, savaşa girmediği için itibarı epey zedelenmiş olan türkiye daha da bir telaşlı... böyle bir atmosferde hala türkçülük, ırkçılık peşinde koşuyorsanız, afedersiniz ama kan alırlar, ki almışlardır da. yine de bu insanlara reva görülen işkenceleri tasvip etmek mümkün değil, onu da belirtmeli.

    ama türkçülüğün atsız nihali aşağıda ne güzel, ne coşkulu tarif etmiş faşizmi, bundan saf, bundan samimi bir faşizm tarif görmedim ben:

    "çırağan baskını türkçü ali suavi’nin siyasî bir hareketiydi. bunun türkçülükle ilgisi yoktu. sıhhiye vekili (sağlık bakanı) olduğu zaman gayrî türkleri atarak yerine türkleri yerleştiren rıza nur, fiilî türkçülük yapıyordu. fakat bu da hareket değildi.

    türkçülükte ilk hareketi, 3 mayıs 1944 çarşamba günü, ankara’daki birkaç bin meçhul türk genci yaptı. bu bakımdan türkçülük tarihinde onların hususî bir şerefi vardır."